Yaşınız ilerledikçe gülümsemeniz nasıl değişiyor?
Doğru bakımla gülümsemenizle de yıllara meydan okuyabilir.
Güzel Kadın
@guzelkadin
Eklenme
:30 Eyl 2022 - 12:17
Güncellenme
:22 Kas 2024 - 03:02
Yaşlanmayı önlemenin odak noktası tipik olarak cilt bakımı. Bu yüzden çoğu insan günlük olarak SPF uygulamasını unutmaz ve retinol, C vitamini gibi bileşenlerin parlak bir cilt için önemli olduğunu bilir. Oysa genellikle gözden kaçan ve yaşımızı kaz ayaklarından çok daha hızlı ortaya çıkaran bir alan daha var: Gülümsememiz!
Çok fazla kahve içmekten diş ipi kullanmamaya kadar, dişlerimiz günlük yaşamımızın ve alışkanlıklarımızın etkisini ön plana çıkarır. Diş hekimlerinin ağız bakımının önemini vurgulamasının nedeni budur.
Peki tam olarak hangi belirtilere dikkat etmelisiniz? Gülümsemenizi korumak ve daha fazlasını öğrenmek için okumaya devam edin.
Diş hizası
Dişlerin hizalanması ve gülümseme şekli, kişinin yaşı hakkında çok şey söyleyebilir. Dişler kemiğe sabitlenmez, sürekli hareket eden periodontal bağlara oturur. Daha gençken, bu sorun olmaz çünkü çeneniz büyür ve dişlere aşırı kalabalıklaşmayı durdurmak için yer verir. Ancak yaşlandıkça, yanaklarımızda ve ağız bölgemizde hacim ve kolajen kaybederiz; bu nedenle dişler içe doğru devrilebilir, kısalabilir ve yıpranabilir. Bu değişiklikler burun ucu ile çene arasındaki boşluğu azaltmak gibi yüz şeklinde de değişikliklere neden olabilir. Sonuçta gülümsemeler daha dar ve yaşlı görünür hale gelir.
Hacim kaybı yanak derisi sarkmasına da neden olabilir, bu da alt dişleri daha görünür yapar. Böylece daha yorgun bir görünüm yaratır. Yetişkin diş telleri ve hizalayıcıların düzenli kullanımı, yanlış hizalamayı düzeltmeye ve daha genç görünen bir gülümsemeyi geri kazanmayı sağlayabilir. Hizalama, bir ortodontistin yapması gereken oldukça karmaşık, fiziksel bir süreçtir.
Renk
Çoğumuz daha beyaz bir gülümsemeye değer veriyoruz. Emaye, dişin gülümsemeye beyaz görüntüsünü veren kısmı ve yaşlandıkça değişir. Aşınır, incelir ve alttaki dentinin doğal sarı renginin ortaya çıkmasına neden olur. Lekeler zamanla dişlerimizin görünümünü de değiştirebilir. Uzmanlara göre iki tür diş lekesi var: Dışsal ve içsel. Sonuncusu yüzeyin altında, dişin içinde birikir ve genetik ve yaşın sonucudur. İçsel lekelerin çıkarılması genellikle peroksit gibi bir ağartma maddesi ve dişçiye gitmeyi gerektirir. Dışsal lekeler ise dişlerinizin dış kısmında bulunur ve genellikle kahve, çay ve şarap gibi şeyleri yiyip içmekten kaynaklanır.
Diş eti çekilmesi
Diş eti çekilmesi, ağız yaşlanmasının en belirgin belirtilerinden biri. Yaşlandıkça diş etlerimizin altındaki kemikler de dahil olmak üzere kemik kaybı yaşarız. Uzmanlara göre diş etlerimiz daha az yoğun hale gelir, daha az destek sağlar; çiğneme, diş sıkma ve öğütme nedeniyle kısalır, incelir ve hatta bazen geri çekilir. Diş etleri çekildiğinde, doğal olarak daha koyu olan kökün daha fazlasını gösterir. Diş eti çekilmesini önlemenin ve gülümsemenizi sağlıklı tutmanın en iyi yolu, erken dönemde iyi alışkanlıklar geliştirmek.
Kolajen kaybı
Kolajen, yüzünüzü sıkı, esnek ve genç yapmaktan sorumlu. Yine de yaşlandıkça çeşitli alanlarda kolajen kaybederiz. 20 yaşında, dermisin kabaca yüzde biri oranında kolajen kaybetmeye başlayabilirsiniz. İnsanlar 30'lu yaşların ortalarına geldiklerinde gözle görülür kolajen kaybı yaşayabilirler; buna ağız ve diş çevresindeki deri de dahildir. Bu kolajen kaybı dünyanın sonu değil ama dudak desteğini kaybetme ve yanaklarda hafif sarkma şeklinde kendini gösterebilir. Uzmanlar, cildinizdeki kolajeni korumanın en iyi yolunun daha fazla su içmek, kolajen açısından zengin bir diyet benimsemek, antioksidanlar ve SPF ile topikal ürünler uygulamak olduğunu söylüyor.
Son söz
Gülümseme ve ağız bakımı, çoğumuzun ihmal ettiği ama aslında öncelik verilmesi gereken, vücudumuzun önemli parçaları. Bu yüzden sabah ve akşam dişlerinize bakım yapan bir diş macunu ile onları fırçalamanız, diş ipi kullanmanız gerekli.