Periton diyalizi hastaları koronavirüsten daha iyi korunuyor!
Nefroloji uzmanı Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu, bu dönemde evde periton diyaliz tedavisi gören hastaların kendilerini etkin bir şekilde izole edebildiklerini söyledi.
Güzel Kadın
@guzelkadin
Eklenme
:26 Eyl 2022 - 22:57
Güncellenme
:22 Kas 2024 - 02:27
Periton diyalizinin uzun zamandır ülkemizde ve dünyada bir diyaliz yöntemi olarak kullanıldığını ifade eden Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Uzmanı Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu, periton diyaliz tedavisine yönelik önemli açıklamalarda bulundu.
Tıbbi açıdan sakıncalı bir durum olmadığı sürece tüm böbrek
hastalarının periton diyalizi için uygun birer aday olduğunu ifade
eden Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu, “Özellikle diyaliz merkezine ulaşımda
problemi olan veya yatağa bağımlı yaşlı hastalar ya da 0-5 yaş
arası küçük çocuklar için periton diyalizi ilk tercihtir. Dolaşım
yetersizliği, kalp yetmezliği veya damar giriş yolu problemleri
nedeniyle
hemodiyalizi tolere edemeyen hastalar ile hemodiyaliz ünitesine
uzaklık nedeniyle erişimi olmayan hastalarda da periton diyalizi
tercih edilmelidir. Benzer şekilde aktif çalışan hastalar, seyahat
etmek, serbest ve bağımsız kalmak isteyen hastalar için de yine
periton diyalizi daha uygun bir seçenek olacaktır.” dedi.
Karın içerisinde geçirilmiş ameliyatlara bağlı yapışıklıklar,
apse, fıtık ya da kolostomi olan hastalar ile divertikülit,
ülseratif kolit veya iskemik kolit gibi iltihabi bağırsak
hastalıkları olan kişilerin periton diyalizi tedavisine uygun
olmadığını belirten Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu, “Sosyal açıdan ise
tedavi uyumsuzluğu,
demans, kötü hijyen alışkanlığı ve ciddi psikotik hastalığı olan
kişilerde de periton diyalizi tercih edilmemelidir.” açıklamasında
bulundu.
Periton diyalizinin en önemli aşaması hasta eğitimi
Başarılı bir periton diyaliz programının ilk ve en önemli
aşamasının hasta eğitimi olduğunun altını çizen Doç. Dr. Ebru
Aşıcıoğlu şöyle konuştu: “Periton diyaliz tedavisi hasta ve/veya
hasta yakınları tarafından evde uygulanan bir tedavi yöntemidir.
Dolayısıyla tedaviyi uygulayan kişilerin prosedürler ve dikkat
edilecek konular hakkında iyi bir şekilde eğitilmeleri tedavi
başarısını ve uyumunu arttıracaktır. Bizim kendi ünitemizde de
hastalar gerek diyaliz öncesi dönemde gerekse periton diyaliz
tedavisine karar verdikleri andan itibaren yoğun bir eğitim
programına alınmaktadır. Bu konuda çok tecrübeli olan periton
hemşirelerimiz tarafından hastalarımıza doğru periton diyalizi
prosedürleri, nasıl hijyenik ve
enfeksiyondan uzak bir şekilde diyaliz yapabilecekleri, uygun
diyaliz ortamını nasıl sağlayabilecekleri, olası problemleri
saptama ve sorunlarla baş etme, kendi kendine yeterli olabilme
konularında detaylı ve kapsamlı bir eğitim verilmektedir.”
Periton diyaliz tedavisi gören hastaların böbrek nakli olmalarında hiçbir sakınca olmadığına vurgu yapan Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu, “Bu hastaların ameliyattan sonraki süreçleri ve operasyonun başarısı hemodiyaliz hastaları ile benzer hatta bazı açılardan daha başarılı olmaktadır. Biz biliyoruz ki periton diyalizi, hastanın kendi idrarını çok iyi bir şekilde korumaktadır. Yani hemodiyaliz tedavisine başlayan bir hastada aylar içerisinde tüm idrar dolayısıyla kalan böbrek fonksiyonu kaybolurken, periton diyaliziyle takip edilen hastalar, yıllar sonra dahi idrar miktarının bir kısmını koruyabilmektedir. Nakil öncesi dönemde bu bir avantaj oluşturur, çünkü vücutta daha az sıvı birikimi olacaktır. Benzer şekilde bazı çalışmalarda periton diyalizi tedavisi altındayken böbrek nakli yapılan hastalarda takılan böbreğin hemodiyaliz hastalarına göre daha erken dönemde çalışmaya başladığı gösterilmiştir.” diye konuştu.
Periton diyalizi tedavisinin olmazsa olmazı hijyen
Periton diyalizi tedavisinin olmazsa olmazının hijyen olduğuna özellikle dikkat çeken Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu şöyle devam etti: “Hijyenin sağlanamadığı durumlarda periton diyalizi yapılması uygun değildir. Periton diyalizinde ancak hijyen kurallarına dikkat edildiği takdirde sağlıklı ve uzun süreli bir tedavi mümkündür. Burada hijyenden kastedilen hem genel olarak kişisel hijyen hem de diyalizin yapıldığı ortam ve diyaliz prosedürleri sırasında izlenmesi gereken basit hijyen kurallarıdır. Aslında tüm bu kurallar günümüzde koronavirüs salgını nedeniyle uyulması gereken önlemler ile benzerdir. İşlem esnasında maske takılması ve el yıkanması gibi… Bu arada koronavirüs salgını sırasında periton diyaliz tedavisinin önemi ve avantajı bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu dönemde evde diyaliz tedavisi gören hastalar kendilerini daha etkin bir şekilde izole edebildiklerinden, hastane ve diyaliz merkezi gibi kalabalık ortamlardan uzak kalabildiklerinden, tedavilerinde aksama olmaksızın çok daha iyi bir şekilde korunmuşlar ve koronavirüse yakalanma oranlarının daha düşük olduğu gözlenmiştir.”
Periton diyalizi sonrası böbrek nakli olan hastaların sosyal ve
iş hayatına dönme sürelerinin genel olarak hiç diyaliz almadan veya
hemodiyaliz sonrası böbrek nakli olan hastalardan farklı olmadığına
değinen Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu, “Böbrek nakli ameliyatından sonra
normal koşullarda hastalar bir hafta süreyle hastanede takip
edilirler. Ardından eve taburcu olan hastalar, bu dönemde ağır
olmayan fiziksel aktivitelerde bulunabilir, mesela günde yarım saat
yürüyüş yapabilir. Ameliyattan yaklaşık 3 ay sonra tamamen
iyileşmiş olarak normal fiziksel ve iş hayatlarına dönebilirler. Bu
dönemde özellikle ilk 3 ay içerisinde artan enfeksiyon riski
nedeniyle hastaların kalabalık ortamlara girmekten kaçınmaları ve
eve ziyaretçi kabul etmemeleri önerilir. Mecburen kalabalık ortama
girilen durumlarda mutlaka
maske takılmalıdır.” açıklamasında bulundu.
Periton diyalizi tedavisinde hijyen kurallarına mutlaka dikkat edilmeli
Periton diyaliz tedavisinin başarılı bir şekilde sürmesinin iyi
bir hasta eğitimi ve hijyen kurallarına mutlak uyulması ile mümkün
olacağını belirten Doç. Dr. Ebru Aşıcıoğlu, sözlerini şöyle
tamamladı: “Çok önemli bir diğer nokta ise hastanın periton diyaliz
ünitesi ile iyi bir iletişim ve bağlantı halinde olmasıdır. Hasta,
en ufak bir problem veya şüphede kaldığı durumlarda üniteye rahatça
ulaşarak
destek alabilmelidir. Bizim periton diyaliz tedavisinde başarımızı
azaltan ve en çekindiğimiz konu ise karın içi zarının iltihabı yani
peritonit dediğimiz tablodur. Bunun da yine en sık nedeni hijyen
kurallarına riayet etmemektir. Maalesef bazı hastalarımızı
peritonit nedeniyle hemodiyalize geçirmek zorunda kalıyoruz ve
bunların bir kısmı istedikleri halde periton diyalizine geri
dönemiyorlar.”